CDMX
Juarez uluslararası havalimanından dışarı çıktığımda güneş batmak üzereydi ve şehire inceden bir yağmur yağmaya başlamıştı.Gökyüzündeki gri ve kara bulutlar arasında şimşek ışıltıları, ara ara parlıyor,kayboluyordu. Bir an neye uğradığımı anlayamadım,çünkü göğsümde,omuzlarımda bir baskı vardı sanki.Yirmi saatten uzun süren yolculuğumun etkisinden olsa gerek diye düşündüm. Kendimi bir an, fanus içine hapsdilmiş çaresiz bir kelebek gibi hissettiğimi hatırlıyorum.Nefes aldığım kesindi fakat , sanki o nefesin içinde birşeyler eksikti; bir tad,bir lezzet yok gibiydi.Sonradan öğrendiğim, tüm bu yaşananların sebebinin bulunduğumuz şehrin 2250 metrelik bir yükseklikte olduğuydu.
Burası, dünyanın en çok bitki türünün bulunduğu ,25 milyonun üzerinde insanın yaşadığı bir şehir. Bu şehir, ağaçlarındaki kuşların her sabah serinliğinde ,cıvıl cıvıl ötebilmesi için havasındaki zehiri temizlemek için, istisnasız her akşam üzeri yağmurların yağdığı bir şehir.
Burası, dünyanın en zengin insanları ile fakir insanlarının aynı dozda mutlu olduğu bir şehir.Sokaklarında ; acı soslarla pişirilen fasülylerin,mısırların ve tortilla dedikleri mısır unundan yapılmış hamurun kokusunun insan seline karıştığı bir şehir...
Burası, yollarda trafiğin saatlerce bir yılan gibi uzadığı , insanların bu kalabalığa ve trafiğe aldırmadan köşebaşlarında,caddelerde çok sayıda bulunan "taqueriya" denen standlarda iştahla tacos ve pişmiş kaktüs yaprağı yediği,domatesin anavatanı bir şehir....
Burası,gizemli uygarlık Azteklerden kalma bir tapınağın üzerine kurulan katedralin yavaş yavaş toprağa gömülmesine tanıklık eden ,iştişamlı Zocalo meydanın bulunduğu şehir...
Burası meydanlarında yarı çıplak ,üzerinde kuş tüylerinden yerel kıyafet giymiş,yüzünü kurukafa fiğürleri ile boyamış ,tek amacı insanları kötü ruhlardan korumak ,büyülerden arındırmak için insanları tütsüleyen büyücülerin ve hoş kokulu tütsü dumanlarının gökyüzüne yükseldiği bir şehir.
Burası,özgürlük düşkünü Hidalgo'nun ,kahraman zapatistanın şehri .
Burası,duvarlarında Diego Riveran'ın devasa duvar resimlerinin yanına,yeni nesil sanatçıların eşsiz graffitilerinin eklendiği renkli duvarları olan,renkli insanların şehri.
Burası, ''Paseo de la Reforma'' dedikleri sağlı sollu heykelleri olan uzun bir caddeye sahip ve aynı zamanda kocaman bir ''Güneş Taşı''nın bulunduğu görülmeye değer Milli Antropoloji Müzesi olan,dünyaya çikolatanın yayıldığı yer...
Burası,Garibaldi meydanında sombrero dedikleri kocaman sapkaları , işlemeli renkli ceketleri ve pançolarıyla; 100 Pesoya gitar,trompet,keman çalan müzisyen grupların, Mariachilerin memleketi.
Burası Azteklerden kalma Chapultepec (Çapultepek) kelimesini duyup irkildiğiniz bir yer.Chapul çekirge anlamına geliyor.Tepec bizdeki gibi tepe manasında.Yani Çekirge Tepesinin bulunduğu şehir.
Burası, kadınların her iş kolunda çalıştığı,hepsinin ayrı bir yaşam hikayesi olduğuna inandığım Aztek ve Maya uuygarlığından kalma güçlü,kakao renkli kadınların şehri.
Burası, Coyoacan'ın dikkat çeken çivit mavisi bir evinde ''Casa Azul''da doğmuş,büyümüş ve ölmüş marjinal bir yaşamı ile ilgi odağı olmuş, kimi zaman tekerlekli sandalyesinde oturarak,kimi zaman yattığı yatagın üst tarafına koydurttuğu aynaya bakıp yüzündeki çizgileri ,kalbindeki aşkı ,ruhundaki derin acıları tuvaline resmetmiş,yaşamdan ayrılırken de ,yatağının başucuna koltuk değneklerini takma bacağını ve acılarını azaltmak ve kırık omurgalarına destek olması için giydiği korseyi bırakarak giden, hüzünlü bir sessizliği ve acıyı resimlerine sindirmiş olan bir ressamın şehri...
Burası,FRİDA KAHLO'nun memlekti , CİUDAD de MEXİCO (CDMX) ,MEXİCO CİTY...