Atilla Can Logo
EBRU SANATÇISIEBRU ARTIST

AKTÜEL / Yağmur Zamanı ''Rain Time''Ferney Voltaire/France

17 Ekim 2018

Bu kategoridekilerin tümü

Yağmur Zamanı  ''Yağmur Zamanı''

  Güzel bir sonbahar günüydü.Havalimanından alındım, dinlenmem için beni, Alp dağlarının manzarası ve devasa meşe ağaçlarının bulunduğu otelime bıraktılar.Bavulumu açtım,eşyalarımı askıya astım ,sonra lavaboda akan soğuk su ile yolculuğun verdiği tüm yorgunluğumu yüzümden yıkamaya çalıştım.Tül perdeyi yana doğru çektiğimde  farklı bir dünyadan manzara penceremden odama doğru aktı. Karşımda masmavi bir gökyüzü ve heybetli ağaçların bulunduğu bir bahçe duruyordu.Vakit kaybetmeden kendimi o güzel dünyaya,bahçeye atmam gerekiyordu.Dışarı çıktığımda,Ekim ayının ortası olmasına rağmen, hava ne  soğuk,ne sıcak, tam kararındaydı. Meşe palamudu ağaçları meyvelerni yere dökmüş,yapraklar yeşilden sarıya,kahverengiden kırmızıya dönüşmüştü.Vakti,vadesi gelen yapraklar,tıpkı mostar köprüsünün çılgın delikanlıları gibi kendini  sessiz sedasız boşluğa bırakıyordu.Bu nedenle de, ağacın altında rengarenk,kurumaya yüz tutmuş cesur yapraklar yığını birikmişti.Ayaklarımı sürüye sürüye,yapraklardan çıkan sesi dinleyerek ve  üzülerekte olsa ,bir çocuk gibi yaprakların arasına gizlenmiş ,ayağımın altında ezilip patlayan meşe palamutlarına basa basa yürüdüm.Birkaç kez eğilip yere düşmüş,şapkalı ve şapkasız meşe palamudunu alıp cebime koyarken,bu meşe ağaçlarının çocuklarını,kendi topraklarımda yetiştirme arzusu ile içime garip bir mutluluk geldi.

   Yürürken arada bir eğilip  iri meşe palamutlarını cebime koyarken,verdiği bu nimetlerden dolayı ağaçların,şövalye gibi sert bir zırh taşıyan soğuk bedenlerine dokunup teşekkür ettim.Yaprak sesleri içinde birkaç adım daha atarak,  bir şemsiye gibi kollarını açmış dalların altında bulunan,üzeri yapraklarla örtülü betondan banka oturdum.Hava, hazan mevsiminde huzur ve sonbahar kokuyordu .Gözlerimi birkaç saniyeliğine de olsa kapattım.Sessizliğin içindeki kuş seslerini dinledim.Ciğerlerime çektiğim Alpler'den gelen oksijenin lezzetini ise, size tarif bile edemem.

  Yeniden kişisel bir sergi ve sanatımı tanıtmak adına ülkemden ayrı,bu kez Ferney Voltaire'de Fransa topraklarındaydım.

 Ferney Voltaire;Fransız yazar,filozof,Fransız devrimi ve aydınlanmasına katkı sunmuş  ''François Marie Arout'in, namı değer adıyla Voltaire (VOLTER) in memleketi.İfade özgürlüğünün ateşli savunucusu ve büyük hiciv ustası Voltaire'in ölümünden 240 yıl,Charles Aznavour'un ölümünden 14 gün sonra Fransız topraklarında olmak değişik bir duygu.

   Ferney Voltaire;İsviçre sınırında,diplomatların,bölgede çalışanlarının oturduğu, yerel halkın deyimi ile Cenevre'nin yatakhanesi . Çünkü;Dünya Ticaret Örgütü(WTO),Dünya Sağlık Örgütü (WHO),Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO),Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi gibi birçok önemli kuruluşlarda çalışanlar  Cenevre'de ki ev kiraları fiyatlarını yükselttiğinden,bir çok insan kiraların daha uygun olmasından yaşam alanı olarak Ferney Voltaire'yi tercih ediyor.Akşamları araba katarları şehre girerken,sabahları yine aynı manzara eşliğinde şehri terk ediyorlar.Bu yüzden de her yerde,dünya milletlerinden insanlara rastlamak mümkün.

  Art Gallery Espace Candide'de sergimin kokteyli yapıldı.Bir gün sonra ise, sanatımın inceliklerini gösterme ve  tanıtma adına ebru workshop yapmaya başladım. İnanın, sanatın gücü bambaşka.Gerçi bu güç hangi sanatı yaptığınıza da bağlı. Farklı dili konuşsalarda,farklı dine mensup olsalarda sanat insanlar arasında mutlak bir gönül köprüsü kuruluyor,kalpten kalbe bir yol açılıyor.

  Bir örnek verecek olursam,gelen konukların arasında 6 yaşında küçük bir çocuk vardı .Hayatında ilk kez ebru sanatı ile karşılaşan  bu çocuk ile birlikte ebru yapmaya başladık. Dikkatimi çeken, bu minik çocuk gözlerini ebru teknesinden alamıyordu.Ebru bitiminde, yanıma gelip bacağıma öyle bir sarıldı ki,tüylerim diken diken oldu. Fransızca birşeyler söyledi.Ne söylediği bana çevrildiğinde ''Çok mutlu olduğunu söylemiş''.Kucağıma aldım,abartısız bir dakikaya yakın boynuma sarılı vaziyette,sessizce öyle kaldı.Ben yere bırakmasaydım ,uzun süre öyle kalacaktı.Anlayacağınız dostlar ''masumiyet doğrunun aynasıdır''.Masumiyet;içinde hakikat vardır. Riyakarlık,sahtecilik barındırmaz.İçinde masumiyet olan o çocuk,eğer size büyük bir sevgi ile sarılıyorsa,çok mutlu olduğunu söylüyorsa,düşünülmesi gereken çok önemli bir husus var.Bu husus,''Sanatlarımızın çok etkileyici bir gücünün  olduğudur''.

   Fransız Marguerite (Papatya) hanım, karda ışıldayan kar gibi bembeyaz saçları ile karşıma oturduğunda, bende ona bir süpriz yapıp ona beyaz bir papatya ebru yaptım.O an, Marguerite hanımda da küçük çocukta gördüğüm; şaşkınlığı,sevgiyi ve içtenliği hissettim.Marguerite hanım, ebrusuna baka baka yol alırken,ben o gün Amerika'lısı,isviçrelisi,Avusturalya'lısı,Tunus'lusu,Fransız'ı,Peru'lusu,Alman'ı ve niceleri ile ebru yaptım.Tüm bu insanların ortak özelliği, ebru santını hayatlarında ilk kez görüyor olmaları,hepsinin yüzünde bir mutluluk,hepsinin yüreklerinde sıcaklık ve hepsinin farklı dillerde teşekkür ediyor olmalarıydı.

  

  Yaşadığım diğer bir his ise; burada ister sanattan,ister siyasetten,isterseniz günlük hayattan, her ne konuda konuşulursa konuşulsun,konuşulan dil Fransızca olunca insana bir keyif,bir ürperme geliyor.Konuşma dili o kadar güzel ve estetik ki,duydukça konuşmaları dinledikçe,anlamasanızda keyifleniyorsunuz.Çünkü her konuşma size, Joe Dassin'in şarkıları gibi geliyor.

''Et si tu n'existais pas''
eğer sen yoksan 
 söyle bana sensiz bu dünyada sürünmek için 
 neden var olayım 
 umut olmadan ve pişman olmadan 
 eğer sen yoksan...

 

   yada kendinizi,  Mireille Mathieu'nun Une Femme Amoureuse şarkısının içinde buluyorsunuz...

 

  Velhasıl kelam, sergim  halen devam ediyor,uzun bir süre de burada kalacak.Sergilenen 42 eserim var.Sergimin adı ''Yağmur Zamanı''.Her nekadar sergimin adı ''Yağmur Zamanı'' olsa da,burada hava çok güzel ve yaprak kımıldamıyor.Haberleri seyrederken,Fransa'nın bir bölümünde aşırı yağış ve sel görüntüleri varken,Ferney Voltaire'de bir damla yağış bile yok.Meteoroloji,ben gittikten sonra yağmur yağacak diye haber yapıyor.Ben yavaş yavaş askıdan elbiselerimi alıp anılarımla birlikte katlayıp bavula koyarken,havada bulutların arttığını ve yağmura hazırlandığını görüyorum.Dışarı çıktığımda bir damla yağmur düşüyor yüzüme,tıpkı bir sevgilinin göz yaşı gibi.Gökyüzünde hüzün,içimde geri dönüş sevinci ile ,yeniden kavuşmak üzere Ferney Voltaire ile vedalaşıyoruz....

 

 

Atilla Can

Ferney Voltaire/France

18 Ekim 2018

Site içeriği kopyalanamaz, link verilmeden başka yerde yayınlanamaz.
web tasarım ve programlama deSen