Rocky Dağlarında Güzel Bir Gün
Bugün 27 Ağustos 2024. Rocky Mountain National Park'ın zirvesindeyim; yeryüzünün göğe en yakın noktalarından birindeyim. Yukarı doğru çıkarken, güneşte kızaran eşsiz dağ siluetleri, bulutlara ve gökyüzü maviliğine uzanan ihtişamlı bir el gibi görünüyor. İçimde biraz tedirginlik yaratan yağmur ve kar bulutları, gökyüzüne meydan okurcasına yükseliyor ve bu bulutların geçişleri, gökyüzünden yeryüzüne bakan bir göz gibi içimde bir his oluşturuyor. Yukarı doğru çıkarken Ağustos'un sıcaklığı yavaşça serinliğe dönüşüyor; montumun koruyabildiği kadar üşüyorum, ama yüzüme çarpan yağmur damlalarıyla gelen serinlik ve doğanın zamansız sürprizleri, güneşin bir açılıp bir kaybolması, bana bambaşka bir dünyanın kapılarını aralıyor adeta.
Tepedeki dinlenme tesisindeki fotoğraflarda gördüm, yükseklerde, kış geldiğinde dağlar, metrelerce bembeyaz bir örtüyle kaplanıyor. Beyaz esaret altında her şey sessizliğe bürünüyor; kar tilkileri avlanıyor, taç boynuzlu geyikler havayı kokluyor, sincaplar ve ayılar yuvalarında, Colorado mavisi Columbine çiçeği ise karın altında baharı beklerken derin bir uykuya dalıyor. Dağ yamaçlarında, yer yer göletlerin olduğu bu bölge, adeta cennetten bir köşe. Dikkatli baktığımda her yerde kar kütlelerinin izini, karın dağın her köşesine metrelerce nazlı bir örtü gibi serildiğini, rüzgârın hafif dokunuşuyla zarif bir dansa dönüştürdüğü izleri görebiliyorum. Kar taneleri zirvenin eteklerinden süzüldüğünde, kilometrelerce uzaktan görülen muazzam bir beyazlıktan başka bir şey kalmıyor geriye. Roky Dağları, bir rüyanın içindeymişim gibi, beyaz bir örtüyle örtünmüş olarak sessizce duruyor karşımda ve misafirlerinin gelmesini bekliyor.
Zirveye tırmanırken, karla karışık yağmur içimdeki hayat enerjisini artırıyor. Erimekte olan kar örtülerinden süzülen kar suları ve yağmurlar yamaçlardan aşağı inerek ormanları ve çiçekleri besliyor. Bu olay, bir döngünün ve yaşamın burada hep sürdüğünün bir kanıtı adeta. Esen rüzgâra eşlik eden yağmur damlaları, gökyüzündeki kara, gri ve beyaz bulutlardan sevinçle düşerken, eski Kızılderili izlerini silip, üzerine geyik sürülerinin ayak izlerini bırakıyor. Bu topraklar, endemik çiçeklerin özgürce yaşadığı, ormanların yeşiline rengarenk katkılar sunduğu bir tablo oluşturuyor. Geyikler insan korkusundan uzak, dağın sessiz derinliklerinde dolaşıyor; uzun, zarif boynuzları ve çevik hareketleriyle mistik atmosferin bir parçası haline dönüşüyorlar.
Bu topraklar, bir zamanlar Kızılderili halklarının yaşadığı kutsal bir mekân olmuş. Gözlerimi kapadığımda, hâlâ onların varlıklarını burada hissedebiliyorum. Geleneksel danslarının ritimleri, davul sesleri, avlanmak için kullanılan deriyle bağlanmış taştan sopaları, avladıkları hayvanların ruhlarına duydukları saygı, bu dağlarda bir çığlık gibi yankılanıyor halen. Yükseklerden gelen derin bir kar soğuğunu ciğerlerime çekerken, onları karşımda görüyorum; başlarında sosyal statülerini belirleyen kuş tüyleri, boncuklar, deri parçaları ve metal aksesuarlarla süslenmiş elbiseleri, yüzlerini doğal boyalarla boyanmış olarak görüyorum. Bu dağlar, sadece doğal bir oluşum değil; pozitif enerjinin aktığı, ruhsal yenilenmeyi teşvik eden ve manevi olarak kutsal mekânlar olarak görülmüşlerdir. Fiziksel ve ruhsal denge sağlayan, enerjisel akışların yoğunlaştığı yerler olarak kabul edilmiştir. Zirvede, eski efsaneler ve öğretiler içimde canlanıyor; doğadan gelen güçlerle ve geçmişin ruhlarıyla derin bir bağlantıyı hissediyorum ve gözlerimi hep kapalı tutuyorum.
Rocky Mountain, sadece bir dağ değil; yaşamın ve doğanın bütünsel bir yansıması adeta. Zirvesinden eteğine, karından yağmuruna, geyiklerinden çiçeklerine kadar her bir parça, bu büyük tablonun bir parçası olarak hayranlık uyandırıyor bende. Doğanın her detayında, yaşamın derin ve ihtişamlı bir melodisi çalıyor. Ancak dönüş vakti yaklaşıyor ve dostlarımla birlikte zirveden inişe geçiyoruz. Dağın görkemli siluetleri arkamızda silinmeye başlarken, her adımda derin bir huzur ve şükran duygusu içimi kaplıyor. Bu unutulmaz anlar, hayatın karmaşıklığını ve güzelliğini yüreklerimize kazıyan bir anı olarak kalacak. Dağ, sessiz bir şekilde arkamızda kalırken, bizler bu mistik yolculuğun etkisiyle dönüş yoluna koyuluyoruz.
İnanıyorum ki doğanın büyüsü, ruhlarımızda uzun bir süre yankılanacak. Her adımımızda dağın ruhunun ve doğanın derinliğinin yankılarını hissedeceğiz. Rocky Mountain’ın sunduğu bu olağanüstü deneyim, yaşamın özünü ve doğanın büyüleyici gücünü daha derinden anlamamıza vesile oldu. Bu mistik yolculuk, içsel huzurumuzu ve doğaya olan bağlılığımızı pekiştirdi. Yüreklerimizde taşıdığımız bu iz, bize doğanın gücünü ve güzelliğini hatırlatacak, her daim bize yol gösterecek bir rehber olarak kalacak.
ATİLLA CAN
27 Ağustos 2024, Rocky Mountain National Park, Colorado
