Atilla Can Logo
EBRU SANATÇISIEBRU ARTIST

AKTÜEL / ARAFTAKİ ÇOCUKLAR

04 Eylül 2018

Bu kategoridekilerin tümü

ARAFTAKİ ÇOCUKLAR

ARAFTAKİ ÇOCUKLAR...

Sabahın çok erken vaktiydi.Heyecanlı bir şekilde menzilime ulaşmak için arabama bindim.Aracımla yol alırken, arabanın camlarına yaz yağmuru damla damla vurmaya başlamıştı bile. CD 'yi açtım ve Ayten Alpman'ın

-''Yaz yağmuru düşer durur yüreğime 
Bir küçük aşk yeter benim hasretime 
Sen de benim yağmurum ol 
Damla damla yağ gönlüme'' müziğini dinleyerek yoluma devam ettim.

Uzun bir yolculuğun ardından,tel örgülerle çevrili duvarların bulunduğu, Mültecilerin barındığı Geri Gönderme merkezine ulaşmıştım.Demir kapının önüne kadar arabamı yanaştırdığımda,camı açıp kendimi güvenlik görevlilerine tanıttım,

- haberimiz var, biz de sizi bekliyorduk Atilla bey,deyip otomatik demir kapıyı açtılar.Binanın önününe kadar gidip arabamı parkettiğimde,güvenlik amiri beni kapıda karşıladı ve müdür beyin odasına kadar eşlik eti.Sıcak bir karşılaşma,tanışma,hoş bir sohbetle ,Müdür beyin ısmarladığı güzel demli çayı içtim.Çaylarımız bittikten sonra Müdür bey, kurumumuzu size gezdireyim diyerek birlikte ayağa kaltık . Binadaki eğitim sınıflarını,ders veren öğretmenleri,personelini tanıta tanıta etkinlik yapacağım alana kadar götürdü beni.Etkinlik alanında,ebru masam hazırlanmış ,diğer masalara ise çocuklar için içecekler,kuru pastalar,şekerlemeler özenle yerleştirilmişti.Yaklaşık 15 dakika içinde hazırlığımı tamamlayacağımı belirtim ve 15 dakika sonra yeniden buluşmak üzere müdür beyle ayrıldık.Hazırlıklarımı tam tamamladım ve başımı kaldırdığımda ,Müdür bey,görevliler,çocuklar ve kadınlardan oluşan bir grup,önceden muntazam bir şekilde hazırlanmış seyirci koltuklarına oturuyorlardı.Karşımdaki bu topluluk,büyük bir sessizlik,çekingenlik ve merak içinde bana bakarken,bende gelenlerin farklı ten rengi,farklı göz şekli,farklı giyim tarzlarına bakıp,nereli olduklarını anlamaya çalıştım.O an, o bakışlardan hissettiğim; çekingenlik,tedirginlik,merak ve yalnızlık duygusuydu...

Etkinliğime başladığımda, herkesin yakınıma gelebileceğini ve ebrunun yapılışını yakından seyredebileceklerini söyledim.Çekingen bir tavırla etkinlik masamın etrafına geldiklerinde ,yüzlerindeki tedirginlik daha net bir şekilde belli oluyordu.Kadın ve çocuklardan oluşan bu topluluğa sorduğumda, hayatlarında ilk kez ebru sanatı ile karşılaştıklarını ve bu sanatı daha önce hiç görmediklerini ,kaçamak bakışları ve utangaç tavırları ile söylediler.Canlı performansa başladığımda ise birden toplulukta; bir şaşkınlık,bir hareketlenme , heyecan ve canlanma fark ettim.O heyecan ve canlılık esnasında, çocuklarla tek tek ebru yapmaya başladım. Sıra, 7-8 yaşlarındaki Uygur Türk'ü bir kıza gelmişti.Yüzü çocuk yüzü değildi sanki.Belliki ağır travmatik olaylar yaşamıştı.Bakışları tuhaftı,gülümsemiyor ve yüzü asıktı.Sanki onda çocuk ruhu değilde, yaşlanmış birinin ruhu vardı. Türkçe konuşmasına rağmen benimle konuşmuyor,biraz gülümsemesini istediğimde gülümsemiyordu.Parmaklarımla dudak kenarlarından tuttum,yanaklarına kadar yukarıya çektim, gülümsetmeye çalıştım, yalnız parmaklarımı bıraktığımda yanağı yine aşağı düştü ve yine o asık surat yerine yerleşti.İçimden

-''Kızım sen bu yaşta ne yaşadın da,yüzün bu halde , bu nasıl bir ruh hali ?''diye sordum kendime...

Göç mağduru bu mülteci topluluk;Afgan'lılar,Irak'lılar,Suriye'liler,Çin Uygur Türk'lerinden oluşuyordu.Çocuklarla ebru yapıyor,ebrusunu bitiren çocuk müthiş bir keyifle,mutlulukla ebrusunu kurutmak için masamın yanından ayrılıyordu.Çocukların tamamı ebru yaptıktan sonra,çocukların anneleri de ebru yapmak istediklerini çekingen bir tavırla görevli arkadaşlara söylemişler.Bende çok güzel olur dedim ve annelerin tamamıyla da ebru yaptım.Ebru yaparken birden gözüm Uygur kızına takıldı.O küçük boyu ile sessizce etkinlik masama yaklaşmış,kaçamak bakışlarla hem beni,hemde ebru yapılışını seyrediyordu.Birden göz göze geldik ve bana ilk kez gülümsedi.Güldüğünde, ön dişleri şeker çürüğü şeklinde kahverengi bir hal almış,sivrilmiş ve ona masum bir güzellik katmıştı.

Velhasıl,bu etkinlikte; kurum Müdürü'nün, psikolog ,sosyal hizmet uzmanı ve diğer görevlilerin desteğiyle , mültecilerin kalbine bir güzellik katmaya,onları bir nebze olsun gülümsetmeye,hoşnut etmeye çalıştık.Onların adları, her ne kadar mülteci veya göçmen de olsa,onların da hepimiz gibi insan olduğunu biliyorum.Bu gün, güzel bir güne vesile olduğuma inanıyorum.Çünkü 6 saatin sonunda, büyük bir yorgunlukla veda etmeye hazırlanırken,çocuklar tekrar tekrar ebru yapmak istediklerini annelerine söylüyorlardı.Annelerin yüzünde ise güzel bir günden geriye kalan gülümse ve mutluluk vardı.Etkinlik sonunda ise,mecburi göç mağduru çocuklar bana hatıra kalsın diye anı defterime birşeyler yazdı,resimler çizdi.
Topluluk, görevliler tarfından odalarına götürülürken,yüzü asık Uygur Türk'ü o küçük kız en sona kaldı ve en son giden kişi odu. Giderken, dönüp dönüp çürümüş dişleri ve o masum kalbi ile bana gülümseyip ,el sallayıp ,3-4 defa yüksek bir sesle ve özgüvenle

-''Öğretmenim yarın yine gel....öğretmenim yarın yine gel...öğretmenim yarın yine gel....dedi.Ben de o küçük kıza -''gelirim diyerek,umudunun hep taze kalmasını istedim.İstedim ancak, o küçük kız ile bir daha dünya gözü ile karşılaşmam mümkün değil,bunu biliyorum.

Tüm kalbimle diyebilirim ki,bu günüm çok verimli geçti.Çok verimli geçti çünkü,küçücük yaşında gülümsemeyi unutmuş,mutluluk ve mutsuzluk arasında Arafta kalmış bir çocuğu ,yeniden gülümsettiğim ve bir minik yüreğe dokunabildiğm için çok mutlu oldum.Bu keyif ve grururla,sağnak bir yağmur altında arabamla evimin yolunu tutarken, büyük bir keyifle CD'yi açtım ve yeniden Ayten Alpman'ı dinledim...

''Ne geceler ne gündüzler gördüm
En vazgeçilmez yeminlerden döndüm
Görmedim senin gibi sevmedim hiç kimseyi
Yapayalnızım şimdi UNUTUM GÜLMEYİ
Ne sevdalar ne ümitler gömdüm
Aşkı yalansız duygulardan ördüm

Sen; vaktinden çok sonra gelen sevdalı bir yağmur gibisin Çisil çisil gözlerimden

Sen; çıldırmış şairlerin yiten mısralarında bahsettiği Perisin
Pencereler önünde çürürken o güzelim yıllarım
Hayalin gözlerimin önünde bize ağlıyorum

Ne baharlar ne tutkular gördüm
Her yeni günde uykulardan döndüm
Gülmedi senin gibi kalmadı bende kimse
Yapayalnızım şimdi eski bir resimde
Sen...''


ATİLLA CAN

Türk Süsleme Sanatları Sanatçısı

Site içeriği kopyalanamaz, link verilmeden başka yerde yayınlanamaz.
web tasarım ve programlama deSen