Sonbahar Yalnızlığı ve Hüzün
Bir sonbahar yalnızlığı taşıyor içim ... Bu serinlik ruhuma bir hüzün gibi çökerken, her yaprağın yere düşüşü içimde bir anıyı canlandırıyor… Ayrılışların gölgesinde büyüyen bu mevsim, yalnızlığın en derin notalarını fısıldıyor kulağıma. Yazın sıcak günlerinin sevecenliği yerini soğuk bir mesafeye bırakırken, her nefeste içimdeki burkulma derinleşiyor. Sanki sonbahar, kalbimin en karanlık köşelerine bir soğuk rüzgâr gibi sızıyor.
Kaldırımlarda yaprakların dansı başlar sonra. Sarı ve turuncunun büyüleyici ahengi, rüzgârın avucunda savrulurken, ben yine o yalnız sokaklarda tek başıma yürüyerek kayboluyorum. Güneş, yavaş yavaş ilgisini yitiriyor; sıcaklığının kolları daralırken, günler de kısalıyor. İçimdeki yalnızlık senfonisi, bir kemancının hüzünlü ezgisi gibi yankılanıyor derinlerimde. Anılar, birbirini izleyen gölgeler gibi akıp geçerken, sonra bir anı gelir, takılı kalır zihnimin derinliklerinde. O anı, sanki tüm sokakları sarhoş eder, sonbaharın hüzünlü yağmurlarıyla yıkanır, tazelenir, dupduru kalır. Sonbahar, ruhumun karanlıklarını aydınlatmak bir yana, daha da derinleştiriyor. Hüzün her yerimi kaplıyor; rüzgâr dağıtmaz melankolimi, savrulan yapraklar ise yalnızca hüznü fısıldar bana. Ama ancak bir kahve, bir şiir, güzel bir kitabın sayfaları arasındaki cümleler, kalbimdeki ağır yükü hafifletir. Ağzımda kahve, dilimde kelimelerle bir yolculuğa çıkarım adeta; hüznü silmek, yeni umutlara ve düşüncelere kapı açmak için. Sonbahar, yalnızlığın en güzel senfonisini çaldığı zamanlarda, ben yeniden doğuşa, tazelenmeye çalışırım hep.
Bu mevsimde çocuk sesleri azalırken, sokaklar bir boşlukla dolmaya başlar. Arabaların gürültüsü, rüzgârın sesi ve yaprakların melodisi, yalnızlığın büyüsünü artırır. Ancak, mevsime inat açan hanımeli ve pasiflora çiçekleri, bu hüzün dolu günlerde bile hayatın ne kadar güzel olabileceğini hatırlatır. Güneşin en sıcak günlerinde kokladığım o çiçekler, serinlikte de güzel kokabiliyor halen; sokaklara hoş bir koku, karanlığa bir parıltı bırakıyor adeta. Her sonbahar geldiğinde, hüzünle yalnızlık iç içe geçmiş bir tablo gibi çöker üzerime. Ama ben bu hüznü bir kahveyle, bir şiirle ve güzel çiçek kokularıyla bastırmaya çalışırım. Duygularımda bir fırtına estirirken, ruhumun bahar olmasını, çiçeklenmesini istemek, bu hüzün dolu günlerde umut taşımak için bir yol bulmaya çalışırım. İşte, bu sonbahar melankolisinde bile, hüzünün arasında kaybolurken, yeniden hayata dair güzel bir şeyler bulmaya çabalarım.
Atilla CAN
10.10.204