46 Gün Sonra Gelen Mektup
11 Ekim 2024…
Hava, 26.9 santigrat derecelik bir sıcaklıkla, sanki bir geçmiş zamanın mürekkep kokusu gibi, hafif ve zarif bir pastırma yazı sunuyor. Gökyüzü, sonbaharın hüznüyle dans eden bulutlarla dolarken, meteoroloji yarın için gök gürültülü sağanak yağış uyarısı yapıyor. İnsanların arasında dolaşan o ince fısıldama, soğuk günlerin kapıda olduğu gerçeğini çağrıştırıyor. Geçen kış, pek soğuk geçmemişti ama yaşlıların yüzlerindeki çizgiler, onlara bir bilgelik kazandırmış gibi, soğuk günleri beklediklerini söylüyor. Doğa, kuşlar ve insanlar… Hepsi bir şeyler bekliyor. Bekleyişin içinde olgunlaşan igdeler, ağaçların altlarında birer birer düşmeye hazırken, gül yaprakları da caddeye serin bir melankoli bırakıyor. Lavantalar, son çiçeklerini açarken, sokaklar, henüz tükenmemiş bir bahar tazeliğiyle dolup taşıyor.
Hazan mevsiminin sona yaklaştığı bu günlerde, kapımın zili çaldı. Gelen, bir posta görevlisiydi; sarı zarfı elime tutuşturdu. Zarfın üzerindeki dairesel krizantem çiçekli pul, Loveland yazısıyla süslenmişti. Posta görevlisi, "Şurayı imzalar mısınız?" diye sordu, imzaladım. Ardından, "Adınız neydi?" dedi, adımı söyledim. Birkaç saniye bana baktı, derin bir nefes alarak, "İyi günler," dedi ve gitti. Gönderi bölümünde adım yazılıydı. Zarfı alan kişi yine bendim. Bu garip paradoks, postacıyı şaşkınlığa uğratmıştı. 46 gün önce postaladığığım mektubu, yine ben karşılamış, 46 gün sonra ben almıştım. 9770 kilometre kat eden bir mektup.
Gittiğim her ülkeden, fırsat buldukça sevdiklerime mektuplar yazarım; o yerlerin özüne dair bir parça bırakmaya çalışırım, duygularımı, düşüncelerimi kâğıda dökerek. İşte bu kez göndermiş olduğum mektup, sevdiceğimeydi. Ama o değil, ben bu mektubu almıştım; 46 gün önce gönderdiğim mektup elimdeydi. Ben de elden teslim ettim, sevdiceğime.. Loveland, Colorado'dan gelen bu mektup, aşkı ve nostaljiyi bir araya getiren bir mesajdı aslında…
Loveland, adından da anlaşılacağı üzere, özel bir yer. Her yıl Sevgililer Günü'nde, bu kasabanın postanesi, herkesin sevgilisine kart göndermesi için bir çağrı yapar. Yüreklerdeki umutları tazelemek üzere, koleksiyoncu damgası ve posta damgasıyla damgalanacak her kart, bir ömre bedel anılara dönüşür. Loveland, bu geleneğin 78. yılına adım atarken, her yıl Amerika genelinde 50 eyalet ve dünyadan 110 ülke yaklaşık 100.000 Sevgililer Günü kartı alır, sevdiklerine gönderir. Gönüllüler, bu kartların üzerine titizlikle damgalarını basarken, kasabanın ruhu, aşkın tazeliğiyle yeniden hayat bulur. Ben, 14 Şubat değil de, 26 Ağustos’ta, bu mektubu göndermiştim sevdiğime. Ama olsun; bu güzel duyguları bende yaşatan, sevgi dolu kelimelerle ben de bu nostaljiye ortak olmuş oldum. Aslolan sevmek, düşünmek ve ona duygularını yazıp göndermek; işte bu, çok güzel bir şey.
Kendimi bildim bileli, mektuplara, zarflara ve pullara karşı bir tutkum var. Yıllar geçse de, teknoloji ilerlese de, saniyelik haberleşmelerin hâkim olduğu bir çağda, bir mektubu 46 gün kadar beklemek, çok daha anlamlı ve çok daha özel duygular uyandırıyor bende. Birçok dünya ülkesinden, gecikmeli de olsa mektuplar ulaştı sevdiklerime. Ancak içimde hâlâ beklediğim bir mektup var: 2017’de Mexico City’den gönderdiğim mektubu tam 7 yıldır bekliyorum. Henüz gelmedi. Beklemeye de devam ediyorum; belki bir gün o da gelecek, kaybolan zamanın içinden süzülerek… Atilla Can